Kişi profesyonel anlamda spor yapıyorsa oldukça stresli bir yaşantının içerisinde demektir. Bazen hayranların, taraftarın baskısı, yönetimin baskısı, maç stresi, kontratının son bulması, yaşının ilerlemesiyle o sporu yapamayacağı düşüncesinin baskısı üzerine bir de yaşamın getirdiği stres eklendiğinde ufak ya da geniş psikolojik travmalar oluşabilmektedir. Bu da haliyle performansını olumsuz yönde etkilemektedir. Bu noktadaki en büyük sorun kişinin bu durumu görmezlikten gelerek kabullenmemesidir ki kişiye ve kulübüne olukça pahalıya mal olabilmektedir.
Tüm bu baskılar sonucu kişi yaptığı spora yoğunlaşma, konsantrasyon, motivasyon bozukluğu, özgüven kaybı gibi sorunlar ile karşı karşıya kalabilmektedir. Bazen bu stres halini sporcu algılamakta ve buna yönelik girişimde bulunarak, profesyonel destek alarak çözüme ulaşmaya çalışmaktadır fakat bazen de kendince bu stresi aşabileceğini düşünerek baskılamakta, bilinç altına itererek ileride meydana gelebilecek olası psikolojik sorunların üzerini örtmeye çalışabilmektedir.
Hal böyle olunca da hayatı sekteye uğrayan sporcularda oluşan örtülü ya da açık depresyon sorunları performanslarını bazen düşük bazen yüksek oranlarda etkileyebilmektedir fakat profesyonel anlamda bir sporla uğraşıyorsanız rakiplerinizin %10 altında bir performans sergilemeniz dahi aslında siz ve takımınız için oldukça büyük bir sorundur.
Örneğin futbolda bir forvet veya basketbolda oyun kurucu, pivot veya forvetseniz maruz kaldığınız psikolojik sorunlar noktasında %10 performans düşüşü maçın gidişatını olumsuz yönde etkileyecektir çünkü skor, seyirci, deplasman gibi benzeri baskılar zaten %10 kayıpta olan performansınızın üzerine eklediğinde bu performans düşüşü %20-25'leri bulabilmektedir. Tüm bunlara bir de rakibinizin performansının sizden yüksek olması eklendiğinde sonuç oldukça can sıkısı olabilmektedir. Bu tablolunun oluştuğu yitip giden sporcu sayısını küçümsemek gerekir.
Bu tablolunun oluştuğu yitip giden sporcu sayısını küçümsemek gerekir. Belirli bir kariyere ulaşmak adına sporcunun emekleri, sporcunun kendine yaptığı, anonsörünün, kulübünün o sporcuya yatığı maddi-manevi yatırımlar, bunların tamamı zaman içerisinde sporcunun performans kaybı ile oluşan yıpranmaya paralel oluşan maddi-manevi kayıpları da beraberinde getirebilmektedir.
Peki biz bu noktada ne yapıyoruz?
Öncelikle tabii ki çalışacağımız sporcuyu tüm yönleri ile tanımamız doğru yaklaşımı sergilememiz anlamında önemli. Ailesi, ilişkileri, takım içerisindeki ilişkileri, duygusal sorunları ve benzeri performansını etkileyen her türlü konuyu sporcunun şahsına münhasır şekilde anlamamız doğru yol almamızda oldukça önemli.
İlk tanışma seansından sonra sporcumuzun takım içerisinde veya yaşamında sorun olarak algıladığı kişiler üzerinde çalışmaya başlıyoruz çünkü bir sporcunun hayatında sorun teşkil edecek her unsur performansının azalması noktasında da sorun yaratacak bir unsurdur.
Bu çalışmayı takımda bulunan herkesle birebir yaptıktan sonra yani bütün takımı doğru şekilde tanıdıktan sonra. Takım olarak toplu seanslara başlıyoruz ki bu seanslar oldukça sancılı geçebiliyor çünkü bu insanlar rekabeti seven insanlar ve hal böyle olunca da toplu yapılan seanslarda bazen gergin haller oluşabiliyor fakat bu haller bize oldukça önemli ipuçları vermektedir.
Neden? Bir takım gerçekten bir takım olmaya çalışıyorsa sporcularının birbirlerinden gizleyerek pasif agresyon geliştirdiği bir takım her ne kadar bir takım olarak gözükse de son tahlilde birbirlerinin kuyularını kazmaya çalışan sporcu manzaraları ortaya çıkartabilir ki böyle bir manzarayı takım performansı açısından hiç istemeyiz.
Tüm bu aktardıklarımla birlikte şuna inanıyorum ki takım bir aidiyet duygusuyla birlikte hareket eder. Bu nedenle kendi adıma o takımın bir dostu, yakını, abisi gibi olmaya çalışırım ve takım içerisindeki kardeşlerimi ailemin bir parçası gibi görerek yaklaşırım çünkü aidiyet içermeyen her ne kadar profesyonellik adı altında gizlense de didaktik kalıplara bağlı suni yaklaşımların yeterli performans artışını sağlayamayacağı açık.
Sonuç olarak kim dostu, yakını gibi görmediği birine sorunlarını açmak ister? Bu olmadığında nasıl o kişinin sorunlu kapılarını açarak gerçeklerini görebilir, o sorunlu gerçekleri aşmasını sağlayarak performansını bir üst seviyeye taşıyabiliriz? Tüm bunlar olmayacaksa harcanan emeğe, zamana yazık değil mi?
Sporu hayatım boyunca her zaman sevdim ve bu şekilde sporun bir parçası olmak, yaptığım danışmanlıklarla kişilerin, takımların başarılarına katkı sunduğumu görmek gerçekten çok güzel. Çoğu zaman danışmanlık hizmeti verdiğim sporcular değil de ben o başarıları elde ediyormuşum gibi hissettiğimi de itiraf etmem gerekiyor.
İlk seansımız ücretsizdir ve birbirimizi tanıdığımız bu seans sonunda karşılıklı olarak çalışıp çalışamayacağımıza karar veriyoruz. Sonuçta her ne anlatırsak anlatalım aynası iştir kişinin.
Sağlayacakla kalın…
Alparslan Varer
info@alparslanvarer.com